SELÇİK KÖYÜ SEMAH EKİBİ
Nefesleri, buyrukları, duvazları analarımızın bacılarımızın sesinden, kulaklarımızda ince bir ses, güzel bir ezgi olarak dinlemiş yüreği bu ezgilerle dolu gençlerdik. Hepimiz inancından haberi olan, koskoca kökleriyle dimdik duran bir kültürün ortasında yetişen gençecik fidanlardık.
Bu köy delikanlıları ve genç kızları Selçik Köyünün geleneğini yaşatmak, sürdürmek için semaha, semah dönmeye gönül vererek bir araya geldiler. 2001 yılı başlarında Şubat ayında, konuşup sözleşerek köyde küçük bir evin salonunda toplanarak ilk çalışmalarına başladılar.
Bu gençler uzun soluklu bir yolculuk olması dileğiyle yola çıktıkları bu topluluğa "Selçik Köyü Semah Ekibi" adını koydular. Köylerini ve semahlarını yaşatmak çabasıyla.
Biz Selçikli gençler, kimimiz okuyor kimimiz çalışıyorduk. Hepimizin bir uğraşı bir amacı vardı. Ama her fırsatta toplanmayı ihmal etmiyor, semah çalışmaları yapıyor, deyişler, nefesler söylüyorduk. Konuşuyorduk, dinliyorduk, en önemlisi semah eyliyorduk Hak aşkına...
Semah ekibimiz, Selçik Köyü'nde gençlerin Alevi inancını yaşatmak adına yaptıkları ilk birliktelikti. Selçik köyü Semah Ekibinin kurulmasında büyük emeği olan Üryan Eroğlu'nun "Hak erenler erler bacı kalksın semah eylesin..." diye söyleyen güzel sesi ve bağlaması eşliğinde dara durup, bacı kardeş semah dönmeye başladık.
Bu gençler uzun soluklu bir yolculuk olması dileğiyle yola çıktıkları bu topluluğa "Selçik Köyü Semah Ekibi" adını koydular. Köylerini ve semahlarını yaşatmak çabasıyla.
Biz Selçikli gençler, kimimiz okuyor kimimiz çalışıyorduk. Hepimizin bir uğraşı bir amacı vardı. Ama her fırsatta toplanmayı ihmal etmiyor, semah çalışmaları yapıyor, deyişler, nefesler söylüyorduk. Konuşuyorduk, dinliyorduk, en önemlisi semah eyliyorduk Hak aşkına...
Semah ekibimiz, Selçik Köyü'nde gençlerin Alevi inancını yaşatmak adına yaptıkları ilk birliktelikti. Selçik köyü Semah Ekibinin kurulmasında büyük emeği olan Üryan Eroğlu'nun "Hak erenler erler bacı kalksın semah eylesin..." diye söyleyen güzel sesi ve bağlaması eşliğinde dara durup, bacı kardeş semah dönmeye başladık.
Sarı Dede türbesini mekan eylemiştik. Her toplanmamızda niyaz ederek, diz çökerek girdiğimiz kapıdan semah dönmenin, ibadet etmenin aşkıyla dolu olarak çıkıyorduk.
Semah çalışmalarımıza Sarı Dede türbemizde devam etmeye başladık. Akşamları türbede semah dönüyorduk. Bahar aylarında hafta sonları toplanıyor, Soğancı meydanında çalışmalarımızı yapıyor. semah dönüyorduk. Gelen baharla birlikte semahımızı doğayla buluşturuyorduk.
Ekibimizin kuruluşundan bugüne kadar olan bütün süreçte bizi her zaman mihman eden Eroğlu Ailesi olarak Muharrem ve Şeri Eroğlu hep bizim yanımızda oldu.
Ekibimizin kuruluşundan bugüne kadar olan bütün süreçte bizi her zaman mihman eden Eroğlu Ailesi olarak Muharrem ve Şeri Eroğlu hep bizim yanımızda oldu.
Önceleri biz semahlarımızı öğrenmek, yaşatmak için başladığımız bu yolda etkinliklere festivallere davet edilmeye başladık. Selçik Köyü Semah Ekibi olarak ilk defa yine 2001 yılının Mayıs ayında, Afyonkarahisar'ın Şuhut Kayabelen Kasabası'nda o yıl onuncusu düzenlenen, Hamza Şeyh Dedeyi Anma Hıdırellez ve Kültür Bahar Bayramı etkinliklerine katıldık. Bu bizim ilk heyecanımızdı ve köy gençlerinin oluşturduğu bir ekip binlerce kişinin karşısına çıkmıştı. Bizler içimizdeki aşkı dışımıza yansıtarak, yağan yağmurun eşliğinde semahımızı döndük. Mehmet Turan Dede'nin semah gülbengiyle semahımızı sonlandırdık. Kayabelen festivalinde yaşadığımız bu güzel heyecan ve o yolculuk hâla bütün arkadaşlarımızın belleklerindedir. Daha sonra arkamızdan gelen teşekkür belgesiyle de bizim bu mutluluğumuz ikiye katlanmıştı adeta.
Biz yine semahlarımızı dönmeye devam ederken, bir derneğin davetlisi olarak Sandıklı Belediyesi salonunda Tolga Çandar ve Seza Kırgız'ın sahne aldığı konsere katıldık. Yine burada da kültürümüzü tanıtmayı çabaladık. Katıldığımız tüm etkinliklerin amacı her zaman kültürümüzü tanıtmak ve Alevi-Bektaşi kültürünün değerlerini göstermek, Selçik Köyü ve Sarı Dede adını duyurabilmekti.
Tabi ki her şey bu şekilde gitmeyecekti, hiç birimiz var olduğumuz yaşamdan soyut değildik. Kimimiz farklı şehirlere, farklı yerlere, farklı ülkelere savrulduk. Okumaya, çalışmaya dört bir yanda hayatımızı sürdürmeye devam ettik.
Ekip başımız Üryan Eroğlu'nu Avrupa yolcusu ederken herkes üzgün, herkes hüzünlüydü. Ekibin gençleri için bu bir hüzündü ama, biz onu mutlu bir yolculuğa uğurlamanın verdiği duyguyla yolumuza devam etmeye çalıştık, onunda hep bizimle olduğunu bilerek.
Yıl 2002'de bağlamayı Fatma Eroğlu eline aldı. Biz aynı azim ve heyecanla Sarı Dedenin yurdunda semah eylemeye, nefes söylemeye devam ettik...
Yine Kayabelen'de Hamza Şeyh Dede'yi Anma Etkinliklerinin on birincisine katıldık. Dedelerin söylediği gülbenklerde hep beraber dara durduk, hak aşkına niyaz ettik, semah döndük canlarla can cana, canların karşısında...
Ekibimizi ilk kurduğumuz dönemlerde çalışma yapacak bir yerimiz, cemevimiz yoktu. Bazen evlerde teraslarda dönüyorduk semahımızı. Yine hep sığındığımız yer Sarı Dede Sultan'ın mekanı oldu.
Bizim için bir sevdaydı Selçik Köyü, bir sevdaydı semahlar, bir sevdaydı hepsinden evvel Alevilik. Bu sevdamız hep devam edecek ve devam etmeliydi...
Uzunca bir yolculuktu Selçik Köyü Semah Ekibi, bu yolculukta bazen ayağı takılanlar oldu. El uzatıp kaldırmaya çalıştık. Bazen yolda kalanlar oldu fakat yolcu kalsa da yol kalmamalıydı...
Bu uzun yolculukta uzun sayılacak bir ara verildi, herkesin kendine göre sebepleri vardı. Yaklaşık beş yıllık bir zamandan sonra yine bir araya gelmeye çalıştık. Bu kez bağlamayı Mustafa Eroğlu aldı. Bizde beş altı yıl önce kurulan bir ekibin semahlarını, sözlerini, görüntülerini taramaya başladık. O günleri döndüğümüz semahları gözümüzün önüne getirdik. Yine Selçik Köyü'nde can canaydık. Bu kez ekibimizde kişiler, adlar farklı olsada yürekler yine aynıydı.
Yine Kayabelen'de Hamza Şeyh Dede'yi Anma Etkinliklerinin on birincisine katıldık. Dedelerin söylediği gülbenklerde hep beraber dara durduk, hak aşkına niyaz ettik, semah döndük canlarla can cana, canların karşısında...
Ekibimizi ilk kurduğumuz dönemlerde çalışma yapacak bir yerimiz, cemevimiz yoktu. Bazen evlerde teraslarda dönüyorduk semahımızı. Yine hep sığındığımız yer Sarı Dede Sultan'ın mekanı oldu.
Bizim için bir sevdaydı Selçik Köyü, bir sevdaydı semahlar, bir sevdaydı hepsinden evvel Alevilik. Bu sevdamız hep devam edecek ve devam etmeliydi...
Uzunca bir yolculuktu Selçik Köyü Semah Ekibi, bu yolculukta bazen ayağı takılanlar oldu. El uzatıp kaldırmaya çalıştık. Bazen yolda kalanlar oldu fakat yolcu kalsa da yol kalmamalıydı...
Bu uzun yolculukta uzun sayılacak bir ara verildi, herkesin kendine göre sebepleri vardı. Yaklaşık beş yıllık bir zamandan sonra yine bir araya gelmeye çalıştık. Bu kez bağlamayı Mustafa Eroğlu aldı. Bizde beş altı yıl önce kurulan bir ekibin semahlarını, sözlerini, görüntülerini taramaya başladık. O günleri döndüğümüz semahları gözümüzün önüne getirdik. Yine Selçik Köyü'nde can canaydık. Bu kez ekibimizde kişiler, adlar farklı olsada yürekler yine aynıydı.
Şimdiye kadar hep başka yerlerde, başka etkinliklerde yer almıştık. Bu kez kendi toprağımızda Sarı Dede yurdunda semah dönecektik. Etkinliğimiz Sarı Dede'yi anma adınaydı ve köyün gençleri hem hizmet ederek, hemde semah dönerek hazırlandı bu güzel güne. 2007 yılının 5 Ağustosunda, yeni kurulan Selçik Köyü Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'nin düzenlediği 1.Sarı Selçuk Dede Anma Etkinliğinde yıllar sonra semahımızı dönmenin mutluluğunu yaşadık.
Sarı Dede Türbesinde yapılan çalışmalardan sonra artık bir cemevimiz vardı. Gençler olarak Selçik Köyünde kendi cemevimizde semah dönüyorduk. Buda geldiğimiz noktanın güzelliğini gösteriyor.
İlk etkinliğimiz olan Sarı Selçuk Dede'yi anma gününde 2007 yılından başlayarak bugüne kadar beş yıldır hizmet etmeye çalıştık.
Bu kez Ozan Yıldırım'ın bağlaması eşliğinde, Gülbahar Top'un sesiyle semahlarımızı döndük. Nevruz Bayramı etkinliklerinde yine aynı aşkla kendi köyümüzde, kendi adımızı taşıyan semah ekibimizle, etkinliklerimize ev sahipliği yaptık.
Semahlarımızı her zaman kültürümüzü tanıtmak, yaşatmaya çalışmak için döndük. Bütün niyetimiz ve amacımız buydu. Elimizden geldiğince seyirden uzak tutmaya çalıştık. "Semahlarımız hak için olmalıydı, seyir için olmamalıydı" çünkü...
Hünkarın diliyle de...
"Haşa ki bizim semahımız, oyuncak değildir. O bir aşk halidir, salıncak değildir. Her kim ki semahı oyuncak sayar, onun namazı kılınır değildir..."
"Haşa ki bizim semahımız, oyuncak değildir. O bir aşk halidir, salıncak değildir. Her kim ki semahı oyuncak sayar, onun namazı kılınır değildir..."
Bu kültürün temsilcisi olmaya çalışan Selçik Köyü gençlerinden sonra, küçük canlarımızın da semah dönmeleri, kültürlerine, inançlarına bir adım atmaları için çocuklardan oluşan bir semah topluluğu hazırladık. Yaptığımız hizmetin en güzel göstergesi de buydu bence.
Dileğim şu ki, Selçik Köyü Semah Ekibinin en küçük semahçısı olan, Eylül ve onun gibi onlarca canımızın yıllar sonra hala Selçik Köyü Semah Ekibinde semah dönüyor olduğunu görürsek eğer o zaman üzerimize düşen görevi gerçekten yaptığımızı düşünebiliriz...
Aşk İle...
Dileğim şu ki, Selçik Köyü Semah Ekibinin en küçük semahçısı olan, Eylül ve onun gibi onlarca canımızın yıllar sonra hala Selçik Köyü Semah Ekibinde semah dönüyor olduğunu görürsek eğer o zaman üzerimize düşen görevi gerçekten yaptığımızı düşünebiliriz...
Aşk İle...
"BU YAZIM SELÇİK KÖYÜ SEMAH EKİBİ'NİN KURULUŞUNUN 11. YILINDA, BUGÜNE KADAR SELÇİK KÖYÜ SEMAH EKİBİNDE YOLCU OLMUŞ TÜM YOL ARKADAŞLARIMA BİR ARMAĞANDIR..."
Selçik Köyü Semah Ekibi;
Üryan Eroğlu, Fatma Eroğlu Çekmez, Mustafa Eroğlu, Fatoş Aydoğdu Eroğlu, Kemal Aydoğdu, Safiye Nayır, Yusuf Nayır, Hatice Sarı Ayan, Metin Özdemir, Zekine Şen İleri, Ahmet Şen, Yasemin Nayır Savcı, Yusuf Şen, İnci Eroğlu, Emine Sarı Eroğlu, Ali Sarıel, Sakine Şen, Arzu Uslu, Mehmet Uslu, Yusuf Şen, Zülfikar Şen, Mehmet Kumdalı, Aycan Gümüşay, Sevcan Gümüşay, Cangül Gümüşay, Seda Özdemir, Ceren Yıldırım, Yusuf Ayan, Simge Gümüşay, Ezgi İleri, Alican Yıldırım, M.Selçuk Coşkun, Özkan Kurnaz, Yusuf Altınkaynak, Hüseyin Gümüşay ve daha bir çok canın semahlarıyla bugüne kadar geldi.
Semahlarımız
1.
Gül ağacı gül ağacı açılır ucu
Hak erenler er ve bacı kalksın semah eylesin.
Döksün günahını dedem semah eylesin.
Kapıyada vardım vardım dopdolu nurdan dopdolu nurdan
Bizde bunu böyle gördük uludan gördük uludan
Kaldır kollarını çimeni yeşil çimeni yeşil
Gelmişsin meydana kendini devşir kendini devşir
Pir Sultan Abdalımda sen himmet eyle
Himmet olsun himmet olsun erenler
2.
Dün gece dün gecede seyran içinde
Cennet bağlarınıda seyran eyledim
Al kırmızı giymişte huri kızları
Kırmızı donlarını da seyran eyledim.
Bülbül ne durursunda kalk figan eyle
Muhabbet etmeninde zamanı şimdi
Kırmızı gül yeşilde yaprakta kaldı
Dalında ötmenin de zamanı şimdi.
Benim dedem gelirde bahar yazınan
Kalbini doldurmuşta nokta sözünen
Keskin bade ilede cura sazınan
Sılaya gitmeninde zamanı şimdi.
Karacoğlan doğruda söyle sözünü
Akan yaylalarında bulanık seli
Almışsın yanına da nazlı dilberi
Çığrışıp ötmeninde zamanı şimdi.
Pirim Hatayinim de yine ne oldu
Sarardı gül benzim de ayvaya döndü
Dertli olan canlarda dermanın buldu
Çığrışıp ötmenin de zamanı şimdi.
3.
İki turnam gelirde dost ellerinden
Evrilir çevrilirde döner göllerden
Ali yar Ali yar Ali yar Ali yar can pire kurban
Muhabbet getirirde dost ellerinden
Korkmazki avcı var değil yollarda
Ali yar Ali yar Ali yar Ali yar can pire kurban
Sakının turnalar Urum kışıdır
Poyraz vurur cıgaların üşüdür
Ali yar Ali yar Ali yar Ali yar can pire kurban
Konup göçmek evliyalar işidir
Konup göç ki söylenesin dillerde
Ali yar Ali yar Ali yar Ali yar can pire kurban
Serçeşmeden gelirde cananım suyun durusu
Nasibimiz verirde pirin birisi
Dost Dost Alim Dost, Dost Dost Şahım Dost
Pir Sultan Abdalımda cananım benzin sarısı
Nedir çektiğimizde yarin elinden
Dost Dost Alim Dost, Dost Dost Şahım Dost
4.
Kırklar meydanına vardım
Gel beri hey can dediler
İzzet ile selam verdim
Gel işte meydan dediler
Kırklar bir yerde durdular
Otur deyu yer verdiler
Önüme sofra serdiler
El lokmaya sun dediler
Kırklar kalbini durudur
Mümin gönlünün eridir
Gelişin nerden bellidir
Söyle kimsin sen dediler
Gir semaha bile oyna
Silinsin açılsın ayna
Kırk yıl kazanda dur kayna
Daha çiğsin sen dediler
Gördüğünü gözün ile
Beyan etme sözün ile
Ondan sonra bizim ile
Olasın mihman dediler
Şah Hatayim nedir halin
Hakka şükret kaldır elin
Gıybetten kese gör dilin
Her kula yaksan dediler
5.
Allah Allah Allah Allah Allah Allah
Hay Hay
Yürüyün yürüyün aşk ile yürüyün
Yürüyün yürüyün şevk ile yürüyün
Yürüyün yürüyün hak ile yürüyün
Lalem böyle buyurdun
Kutlu idim uyurdun
Elimle evimi yıktın
Tutmadın eve buyurdun
Aslım karabağlıdır
Sıtkım hakka bağlıdır
Vakitsiz gül açılmaz
Gül zamanına bağlıdır
Vakitsiz gül açılmaz
Gül zatine bağlıdır...
Semahlarımız
1.
Gül ağacı gül ağacı açılır ucu
Hak erenler er ve bacı kalksın semah eylesin.
Döksün günahını dedem semah eylesin.
Kapıyada vardım vardım dopdolu nurdan dopdolu nurdan
Bizde bunu böyle gördük uludan gördük uludan
Kaldır kollarını çimeni yeşil çimeni yeşil
Gelmişsin meydana kendini devşir kendini devşir
Pir Sultan Abdalımda sen himmet eyle
Himmet olsun himmet olsun erenler
2.
Dün gece dün gecede seyran içinde
Cennet bağlarınıda seyran eyledim
Al kırmızı giymişte huri kızları
Kırmızı donlarını da seyran eyledim.
Bülbül ne durursunda kalk figan eyle
Muhabbet etmeninde zamanı şimdi
Kırmızı gül yeşilde yaprakta kaldı
Dalında ötmenin de zamanı şimdi.
Benim dedem gelirde bahar yazınan
Kalbini doldurmuşta nokta sözünen
Keskin bade ilede cura sazınan
Sılaya gitmeninde zamanı şimdi.
Karacoğlan doğruda söyle sözünü
Akan yaylalarında bulanık seli
Almışsın yanına da nazlı dilberi
Çığrışıp ötmeninde zamanı şimdi.
Pirim Hatayinim de yine ne oldu
Sarardı gül benzim de ayvaya döndü
Dertli olan canlarda dermanın buldu
Çığrışıp ötmenin de zamanı şimdi.
3.
İki turnam gelirde dost ellerinden
Evrilir çevrilirde döner göllerden
Ali yar Ali yar Ali yar Ali yar can pire kurban
Muhabbet getirirde dost ellerinden
Korkmazki avcı var değil yollarda
Ali yar Ali yar Ali yar Ali yar can pire kurban
Sakının turnalar Urum kışıdır
Poyraz vurur cıgaların üşüdür
Ali yar Ali yar Ali yar Ali yar can pire kurban
Konup göçmek evliyalar işidir
Konup göç ki söylenesin dillerde
Ali yar Ali yar Ali yar Ali yar can pire kurban
Serçeşmeden gelirde cananım suyun durusu
Nasibimiz verirde pirin birisi
Dost Dost Alim Dost, Dost Dost Şahım Dost
Pir Sultan Abdalımda cananım benzin sarısı
Nedir çektiğimizde yarin elinden
Dost Dost Alim Dost, Dost Dost Şahım Dost
4.
Kırklar meydanına vardım
Gel beri hey can dediler
İzzet ile selam verdim
Gel işte meydan dediler
Kırklar bir yerde durdular
Otur deyu yer verdiler
Önüme sofra serdiler
El lokmaya sun dediler
Kırklar kalbini durudur
Mümin gönlünün eridir
Gelişin nerden bellidir
Söyle kimsin sen dediler
Gir semaha bile oyna
Silinsin açılsın ayna
Kırk yıl kazanda dur kayna
Daha çiğsin sen dediler
Gördüğünü gözün ile
Beyan etme sözün ile
Ondan sonra bizim ile
Olasın mihman dediler
Şah Hatayim nedir halin
Hakka şükret kaldır elin
Gıybetten kese gör dilin
Her kula yaksan dediler
5.
Allah Allah Allah Allah Allah Allah
Hay Hay
Yürüyün yürüyün aşk ile yürüyün
Yürüyün yürüyün şevk ile yürüyün
Yürüyün yürüyün hak ile yürüyün
Lalem böyle buyurdun
Kutlu idim uyurdun
Elimle evimi yıktın
Tutmadın eve buyurdun
Aslım karabağlıdır
Sıtkım hakka bağlıdır
Vakitsiz gül açılmaz
Gül zamanına bağlıdır
Vakitsiz gül açılmaz
Gül zatine bağlıdır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder