BALIKLI PINAR
ALEVİLİK'TE HIZIR İZLERİ: BALIKLI PINAR
Bazen yaşlı bir ağaç, bazen eski atadan dededen kalma bir ev, bazende bir sudur, bir pınardır gürül gürül akan bir çeşmedir hatıraları canlandıran. Bu yüzden her şey insanlarla vardır, insanlarla var olacaktır. Doğanın güzellikleri insanlarla fark edilir, insanlarla daha güzeldir... Anılarıyla, düşünceleriyle, geçmişleriyle ve gelecekleriyle...
Bilenlere hatırlatmak, bilmeyenlere öğretmek ve yaşanılabilirliği sağlamak olmalıdır hep amacımız. Geleceğimize sahip çıkmak için, bugünümüzü yaşatmalıyız. İnsanca, dostça ve değerlerimize sahip çıkarak.
Kim bilir kimler bugüne gelene kadar neler yaşamışlar, nelere şahit olmuşlar, neler paylaşmışlardır... Kim bilir Balıklı Pınarın başında neler olmuş, neler konuşulmuş, neler neler yaşanmıştır.
Balıklı Pınar, Afyonkarahisar İlinin, Sandıklı İlçesine bağlı bir Alevi-Bektaşi köyü olan Selçik Köyündedir. Köyün içinden geçen Bekteş yolunun sol tarafında kalır.
Balıklı Pınar olarak adlandırılan bu yer, şu anda eski bir su kuyusu görünümündedir. Su kuyusunun içi taşlarla örülü "örme kuyu (kazma kuyu)" şeklindedir. Üzeri beton yapıyla kapatılmış durumdadır. Kuyunun açıkta kalan ağız kısmıysa büyükçe bir taşla kapatılmış. Burası adından da anladığımız kadarıyla, eskiden bir pınar halinde aktığını öğreniyoruz. Daha sonralarıysa bu su zamanla giderek azalmıştır.
Pınarın etrafı taşlarla çevrili haldedir. Pınarın yanında bulunan işlemeli uzun beyaz taşların oldukça eski olduğu bilinmektedir. Bu taşlar Sarı Dede Türbesinin karşısında bulunan "dibek taşı" ile de benzerlik gösterir.
Yolun alt kısmına daha sonradan yapılan bir çeşmeyle, pınarın suyunun bu çeşmeye akması sağlanmış. Yolun sağ tarafında çukurda kalan pınar çeşmesine merdivenlerden aşağı inerek ulaşılır. Çeşmenin suyu eskiden gürül gürül akarken, şimdilerdeyse yaz aylarında kesilmektedir.
Balıklı Pınar, köylüler tarafından kutsallığına inanılan bir mekandır. Buraya gösterilen saygı pınarın bir yatır, ziyaret yeri özelliği taşıdığı izlenimini yansıtıyor. En belirgin göstergelerden biriside Alevi inancında görülen mum (çerağ) yakma ritüeli burada görülür. Burası köylülerin, Sarı Dede türbesinden sonra köyde en çok ziyaret ettikleri, sahiplendikleri, inançlarının belirgin izlerini yansıttıkları, bütün kutsal günlerde mum yakılıp, dua edilen suya kutsallık yüklendiğini gördüğümüz eski bir mekandır.
Bu pınardan, Hıdırellez ve bayram günlerinde abu zemzem (zemzem suyu) aktığına inanılıyor. Köyün ana-bacıları pınar çeşmesine sabahın erken saatlerinde giderek, evlerine su taşırlar. Bu suyun evlerine bir yıl boyunca bolluk ve bereket getireceğine inanmaktadırlar...
Balıklı Pınarla ilgili halk inanışlarından, söylencelerden bazıları şöyle anlatılmaktadır;
Eski bir tarihte Balıklı Pınarın bulunduğu yerde koyun ağılları varmış, bu binalar defalarca yapılmasına rağmen sürekli yıkılıp yerle bir oluyormuş. Yine tekrar yapılan ağıllar bir gece olduğu gibi yere çökmüş ve içindeki onlarca koyunda göçüğün altında kalarak can vermiş. Böylelikle Balıklı Pınarın örtü tutmadığı, üzerinin örtülmesini, kapanmasını kabul etmediği anlaşılmış. Buranın örtülmeyeceğine inanan köylüler bundan sonra pınarın çevresini açıkta bırakmışlar ve o zamandan beri üzerine ve çevresine herhangi bir yapı yapılmamış...
Selçik Köylüler daha sonraları bu ağılların yapımında kullanılan koca koca taşları, köyün yaklaşık bir kilometre doğusunda bulunan Mal Tepesi'nde (Bey Tepesi'de denilmektedir) bulmuşlar. Bu taşlardan bazılarını daha sonra köye getirenlerde olmuş.
Balıklı Pınarla ilgili anlatılan söylencelerden bir diğeride şöyledir;
Yine eski bir zamanda, hastalıklı bir kadın pınarın bulunduğu su dolu havuza düşer ve pınarın suyu çekilmeye başlar. Daha sonra bunun sebebinin anlaşılması üzerine, pınar temizlenir ve yine sular akmaya, kuyunun içi dolmaya başlar. Bu yüzden Balıklı Pınar hep temiz tutulur ve suyuna herhangi bir şey karışmamasına özen gösterilir.
Balıklı Pınara adını veren inanç ise; Hıdırellez günü suyun içinde görülen küçük sarı bir balığın varlığıdır. Bu sarı balık her Hıdırellez günü pınarın içinde belirirmiş ama yalnızca içinde kötülük beslemeyen, kin ve nefret tutmayan inanlara görünürmüş. Köylüler bunun kutsal bir balık olduğuna, yalnızca Hıdırellez'de ortaya çıkan "Hızır" olduğuna inanırlar. Hıdırellez günü bu balığı görenler dua ederek, dilekte bulunur, pınara mum yakarlar...
Bizlerde bir Hıdırellez gününde hep birlikte Balıklı Pınarın başında toplanıp, bu sarı balığı yani "Hızır'ı" gözlermiyiz...
Gözlediğimiz, beklediğimiz "Hızır aşkına" , el birliğiyle gönülden gelerek, geleceğimizi hep birlikte yaşatalım, değerlerimiz yok olup gitmeden. Gönül ister ki Balıklı Pınarımız her zaman güzel ve temiz bir halde olsun.
Bizler neden kültürümüzü daha da göz önüne çıkarmayalım, kültürümüze, inancımıza, değerlerimize neden daha sıkı bir şekilde sahip çıkmayalım. Eğer "Her şey Selçik Köyü İçin" her şey kültürümüzü, değerlerimizi yaşatmak için diyorsak, üzerimize düşeni yapmakta gecikmemeliyiz. Buna güzel bir çevre düzenlemesiyle başlamaya ne dersiniz ?
Belli mi olur, belki bir gün Balıklı Pınarın başında bir Hıdırellez günü toplanır, Hıdırellez anması yaparız. Birde bakmışız ki, Balıklı Pınar yeniden gürül gürül akmaya başlar, canların gönüllerine doğru...
Metin ÖZDEMİR
Serçeşme Dergisi, Haziran 2014, 10.Sayı
***
Balıklı Pınar Ziyareti / AFYONKARAHİSAR -Sandıklı -Selçik Köyü
Balıklı Pınar Ziyaretinin Yeri: Afyonkarahisar İli, Sandıklı İlçesi Selçik Köyü yol kenarındadır.
Balıklı Pınar Nedir: Önceleri pınar olan bir kuyudur. Yöre halkı tarafından suyu kutsal kabul edilmektedir.
Pınarın Durumu: Yanında havuz bulunan kuyudan Hıdırlez döneminde havuza temiz su çekilir. Yöre insanları bu suyun ab-ı zemzem olduğunu söylerler (inanırlar) ve içerler.
Ziyaret Nedeni: Yöre halkı tarafından ziyaret edilmektedir. Kuyu kenarına ve havuz kenarına mum adağında bulunurlar.
Menkıbeler:
1-) Köylülerden biri kuyunun üzerine ev yapar. Yaptığı evin ertesi günü yıkıldığı ve taşlarının 1km uzaklıktaki Bey Tepesi’nde bulunduğunu görülür. Yine belli bir zaman sonra üzerine ağır yapılmış ve ağırda yıkılınca, kuyunun üstünün kapanmak istemediği anlaşılmıştır.
2-) Hıdırlez zamanında kuyunun içinde sarı bir balık görünmektedir. Bu balık yalnız yüreği temiz olanlara görünürmüş. Dileği olanlar bu sarı balıktan istemektedirler. Bu balığın Hz. Hızır olduğu söylenmektedir.
Kaynakça:
Ozan Çulsuz - http://www.sandikli.biz
Tuğrul Balaban – Sandıklı Halk İnanışları ve Uygulamaları -2006.
Taylan Köken
GELİNCİK ANA
Erenler muhabbet eyler, Anadolu'nun dört bir yanında. Karış karış toprakların sahipleridir onlar. Yaşayan, inanan insanlardır. Kayıp Erenleridir... Horasan Pirleridir... Rum Erenleridir... Evliyalardır, pirler, mürşitlerdir. "Erkek, dişi sorulmaz muhabbetin dilinde" onların. Muhabbet ehlidir, canlarla muhabbetin bağıdır erenler.
"Bacıyan-ı Rum" erenleri, Anadolu'nun (Rum Elinin) muhabbet ehli kadınlarıdır. Anadolu'da yüzyıllardır var olan, bu toprakları irşad eden erenler, bin bir dondan baş gösterdiler. Sevgiyi, barışı yaydılar yeryüzüne. Güvercin donunda süzülüp geldiler. Aslanları ve ceylanları bir kucakta tuttular bu gönül erenleri.
Horasan erenlerinden bir "Bacıyan-ı Rum" gelincik donunda gelir mekan tutar, Afyonkarahisar'ın Sandıklı yöresini. Sandıklı'nın şimdi dağılmış, yok olmuş köylerinden olan Sarıcık denilen bir yerde kurmuş dergahını. Sarıcık Köyü, şimdi Selçik Köyü sınırları içerisinde Karadeli denilen bir mevkinin yakınlarında yer almaktadır.
Gelincik Ana yatırı, Sarıcık'ta kurak bir tarlanın köşe başında, bir yol kenarında, üstünde bir alıç ağacının gölgesinde sessiz sedasız beklemektedir canların niyazını. Gelincik Ana, eski bir Alevi yerleşim yeri olan Sarıcık'ın, Babadağlar denilen erenlerin mekanıyla birlikte, önemli ziyaret yerlerindendir.
Gelincik Ana, Sarıcık yöresinde yaşamış bir erendir. Alevi-Bektaşi inancında önemli bir yere sahip olan, ulu kadınlar denilen "Bacıyan-ı Rum" erenlerindendir. Yöre halkının Gelincik Ana adıyla tanıdığı ve adlandırdığı kişi, Gelincik denilen bir hayvanın kılığında göründüğü hakkında söylenceler vardır. Efsaneden gerçeğe uzanan bu rivayetler halkın dilinde yüzyıllardır söylenmekte, hikayeleri anlatılmaktadır. Günümüze kadar anlatılarak gelmiş olan bu menkıbeler yöre insanının inancından, kültüründen, geleneklerinden izler taşımaktadır.
Bir ağaç gölgesinde erenler meclisi kurulmuş, üç can hak muhabbeti etmektelermiş. Gelincik Ana burada muhabbet edildiğini sezince birden ağacın üzerinde belirmiş, muhabbetleri dinlemeye koyulmuş. Gelincik Ana, nerede, ne zaman canların toplanıp muhabbet ettiğini hissetse hemen orada belirir, muhabbete katılırmış, orada canların dost meclislerinde bulunurmuş. Kimi anlatanlara göre de Gelincik Ana'nın acı dolu, dertli bir gelin olduğu söylenir. Nerede iç yakan, üzüntülü bir olay olsa allı gelin suretine bürünen Gelincik Ana'nın ah'ı dertlilerin acı ve figan dolu seslerine karışırmış.
O allı duvaklı dertli gelinde, bir ağacın dalından muhabbetleri dinleyen gelincikte sır içinde sırdır. O sırra erebilenler bu yurtlardan çoktan göçtüler. Yalnız onların bu sırrını bilen, inançlarını yaşatan insanlar varlıklarını sürdürüyorlar. İnançlarını, kültürlerini yaşatmaya devam ediyorlar. Bu inanca sahip çıkan tek bir kişi kalana kadarda yaşatmaya devam edecekler.
Gelincik Ana'nın sesine kulak verenlerin yüreği hak sevgisiyle dolar. Kırklar meydanındaki muhabbetleri, yüzyıllardır bu topraklarda yapılan cemlerde okunan gülbenkleri, gönülden okunan nefesleri, duvazları, aşkla dönülen semahları gönül gözüyle duyarlar ve görürler. Bu sesi duyarak, bu gerçeği görenlerin, Gelincik donuna bürünen Gelincik Ana'nın yaydığı aydınlığın yürekleri aydınlatmasıdır bizim dileğimiz.
"Bacıyan-ı Rum" erenleri, Anadolu'nun (Rum Elinin) muhabbet ehli kadınlarıdır. Anadolu'da yüzyıllardır var olan, bu toprakları irşad eden erenler, bin bir dondan baş gösterdiler. Sevgiyi, barışı yaydılar yeryüzüne. Güvercin donunda süzülüp geldiler. Aslanları ve ceylanları bir kucakta tuttular bu gönül erenleri.
Horasan erenlerinden bir "Bacıyan-ı Rum" gelincik donunda gelir mekan tutar, Afyonkarahisar'ın Sandıklı yöresini. Sandıklı'nın şimdi dağılmış, yok olmuş köylerinden olan Sarıcık denilen bir yerde kurmuş dergahını. Sarıcık Köyü, şimdi Selçik Köyü sınırları içerisinde Karadeli denilen bir mevkinin yakınlarında yer almaktadır.
Gelincik Ana yatırı, Sarıcık'ta kurak bir tarlanın köşe başında, bir yol kenarında, üstünde bir alıç ağacının gölgesinde sessiz sedasız beklemektedir canların niyazını. Gelincik Ana, eski bir Alevi yerleşim yeri olan Sarıcık'ın, Babadağlar denilen erenlerin mekanıyla birlikte, önemli ziyaret yerlerindendir.
Gelincik Ana, Sarıcık yöresinde yaşamış bir erendir. Alevi-Bektaşi inancında önemli bir yere sahip olan, ulu kadınlar denilen "Bacıyan-ı Rum" erenlerindendir. Yöre halkının Gelincik Ana adıyla tanıdığı ve adlandırdığı kişi, Gelincik denilen bir hayvanın kılığında göründüğü hakkında söylenceler vardır. Efsaneden gerçeğe uzanan bu rivayetler halkın dilinde yüzyıllardır söylenmekte, hikayeleri anlatılmaktadır. Günümüze kadar anlatılarak gelmiş olan bu menkıbeler yöre insanının inancından, kültüründen, geleneklerinden izler taşımaktadır.
Bir ağaç gölgesinde erenler meclisi kurulmuş, üç can hak muhabbeti etmektelermiş. Gelincik Ana burada muhabbet edildiğini sezince birden ağacın üzerinde belirmiş, muhabbetleri dinlemeye koyulmuş. Gelincik Ana, nerede, ne zaman canların toplanıp muhabbet ettiğini hissetse hemen orada belirir, muhabbete katılırmış, orada canların dost meclislerinde bulunurmuş. Kimi anlatanlara göre de Gelincik Ana'nın acı dolu, dertli bir gelin olduğu söylenir. Nerede iç yakan, üzüntülü bir olay olsa allı gelin suretine bürünen Gelincik Ana'nın ah'ı dertlilerin acı ve figan dolu seslerine karışırmış.
O allı duvaklı dertli gelinde, bir ağacın dalından muhabbetleri dinleyen gelincikte sır içinde sırdır. O sırra erebilenler bu yurtlardan çoktan göçtüler. Yalnız onların bu sırrını bilen, inançlarını yaşatan insanlar varlıklarını sürdürüyorlar. İnançlarını, kültürlerini yaşatmaya devam ediyorlar. Bu inanca sahip çıkan tek bir kişi kalana kadarda yaşatmaya devam edecekler.
Gelincik Ana'nın sesine kulak verenlerin yüreği hak sevgisiyle dolar. Kırklar meydanındaki muhabbetleri, yüzyıllardır bu topraklarda yapılan cemlerde okunan gülbenkleri, gönülden okunan nefesleri, duvazları, aşkla dönülen semahları gönül gözüyle duyarlar ve görürler. Bu sesi duyarak, bu gerçeği görenlerin, Gelincik donuna bürünen Gelincik Ana'nın yaydığı aydınlığın yürekleri aydınlatmasıdır bizim dileğimiz.
Metin ÖZDEMİR
Serçeşme Dergisi, Ağustos 2014, 12.Sayı
Gelincik Ana Türbesinin Yeri: Afyonkarahisar İli, Sandıklı İlçesi Bekteş Köyü ile Selçik Köyü arasında bulunan Karadeli mevkiinde türbesi vardır.
***
Gelincik Ana Ziyareti -I / AFYONKARAHİSAR -Sandıklı -Bekteş-Selçik Köyleri
Gelincik Ana Kimdir: Saracık olarak da adlandırılan ve yöre halkı tarafından ziyaret edilen Gelincik Ana ulu bir kadın veya dertli bir gelin olarak tanımlanmaktadır.Gelincik Ana Gelincik denilen hayvanın kılığına girer ve nerede dini bir sohbet olsa, nereden dertli bir ses duysa uzaktan izlermiş.
Türbenin Durumu: Üstü açık olan türbenin başında bir alıç ağacı mevcuttur.
Ziyaret Nedeni: Yöre halkı tarafından ziyaret edilmektedir.
Menkıbeler:
1-) Bir gün üç dertli kişi bir alıç ağacının altında dertleşiyorlarmış. Gelincik Ana’da Gelincik donunda ağaca çıkmış bu şahısları dinliyormuş. Bu kişilerin sohbeti uzamış. Gelincik Ana’yı bu sohbet üzmüş ve ağzından kazayla yüksekçe bir “Ahhh!” çıkmış. Sohbettekiler bir bakmışlar alıç üzerinde bir Gelincik onları dinliyor. Şaşırmışlar ve uzun uzun konuşarak Gelinciği aşağı indirmişler. Gelinciğin sırrı ortaya çıkınca orada ölüvermiş.
2-) Köylüler türbeden zaman zaman sesler geldiğini söylemektedir.
Kaynakça: Ozan Çulsuz - www.sandikli.biz
Taylan Köken
DİĞER ZİYARET YERLERİ
Köyümüzde Sarı Dede, Balıklı Pınar, Gelincik Ana, Babadağlar gibi bilinen türbe ve ziyaret yerleri dışında da adı ve mekanı tam olarak bilinmeyen ziyaret yerleri var. Buralara da köylülerimiz tarafından aynı ilgi ve saygı gösterilir. Kutsal günlerde buralarda da dua edilir. Dilekte bulunularak mum yakılır.
- Selçik-Bekteş yolu üzerindeki, eski fırın yerindeki yatır yeri
- Sarı Dede' nin eşi ve evlatlarının yatırlarının yeri olduğu düşünülen, Orta odanın yanındaki bulunan ören yeri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder