Köylülerimizden Muharrem İNCEKARA 26 Şubat 2016 günü Ankara'da Hakka yürüdü. Haktan rahmet; eş, dost, yakınlarına başsağlığı ve sabırlar dileriz. Devri daim olsun...
Cenazesi 28 Şubat 2016 Pazar günü köyümüzde toprağa verilecektir.
Köyümüzde tarım ve hayvancılık alanlarında faaliyetlerde bulunmak amacıyla "Tarımsal Kalkınma Kooperatifi" kurulması için girişimlere başlandı. Köyümüzde hayvancılık başta olmak üzere tarımsal faaliyetlerde bulunmak amacıyla kurulacak olan tarımsal kalkınma kooperatifine, köylülerimiz 500 TL'si peşin olmak üzere, kişi başı toplam 8.000 TL sermaye ile ortak olabileceklerdir. Tarım ve hayvancılık faaliyetlerinde bulunmak üzere kurulacak olan kooperatife ortak olan köylülerimizin kar elde etmesi, köyümüzde istihdam yaratılması, üretimle beraber birlik ve beraberliği sağlayarak, örgütlü bir yapıya sahip olunması amaçlamaktadır. Bütün köylülerimizi kurulacak olan kooperatifimize ortak olmaya davet ediyoruz. Ortakların oluşmasının ardından, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü tarafından onaylanan kooperatifimizin kuruluşu tamamlanmış olacaktır. Detaylı bilgi almak ve kooperatifimize ortak olmak için, 05435852711 nolu telefondan Yusuf AYAN'a ulaşabilirsiniz. Saygılarımızla... S.S. SELÇİK KÖYÜ TARIMSAL KALKINMA KOOPERATİFİ
Hızır Orucu 9-10-11 Şubat 2016 tarihleri arasında tutulacaktır. Hızır yoldaşınız olsun... ***
Alevilik’te Hızır ve Hızır Orucu
Alevilerin kutsal günlerinden “Hızır Orucu” günleri yaklaştı. Bazı yörelere 9, 10 ve 11 Şubat, bazı yörelerde de 13, 14, 15 Şubat tarihlerinde üçer gün tutulan Hızır Orucu, bazı yörelerde ise yedi gün tutulur... Hızır, bugün oldukça geniş bir coğrafyada dara düşenlerin, ezilenlerin, karda tipiye tutulanların, denizde boğulmak üzere olanların, işkence görenlerin, hastaların, fakirlerin, “yetiş imdadıma ya Hızır” diyerek çağırdıkları ortak bir isimdir. Ölümsüz olduğu bilinir. Hızır; Alevilere göre, kimi zaman bir melek, kimi zaman kurtarıcı ve yaratıcıdır. Aleviler misafiri Hızır’la, Hızır’ı da Hz. Ali ile özdeşleştirmişlerdir. Hızır, Nebî’dir, (yani peygamberdir) Hızır, Şâh-ı Merdan Ali’dir. Ya da Hz. Ali’nin insanlara anında yardımcı olması için gönderdiği yanıbaşımızdaki temsilcisidir. Hızır Kültü’nün izlerini Nuh Tufanı’nda, Tevrat’ta, Kur’an’da, Hz. Ali’nin kabrinin bulunduğu Necef’te, Hz. Hüseyin’in şehid olduğu Kerbelâ’da bulmak mümkündür. Yakın tarihimizde orta Asya’da Ahmet Yesevi’de, Anadolu’da da Hacı Bektaş Veli, Abdal Musa, Şah Kulu, Seyyit Battal Gazi, Hamza Baba, Pir Sultan Abdal ve Dersim’deki Düzgün Baba’da olduğu gibi Alevilerin ziyaret yerleri ve önderleri bünyeside yaşatıldığını biliyoruz. Bu arada Hızır inancının Dersim’den 400 yıl önce göç edenler aracılığıyla Arnavutluk’a oradan da Makedonya’nın Tetova kenti’nde bulunan Harbâti baba’ya kadar taşıdığını, gelenek ve görenekleriyle balkanlar’da yaşatılmakta olduğunu bilmekte fayda vardır. Türkiye’den 1960’lı yıllar’da işgücü olarak başta Almanya olmak üzere, Avrupa ülkelerine gönderilen Aleviler aracılığıyla Hızır’ın Avrupa’ya ve hâttâ Amerika’ya taşındığını da yaşamaktayız. Takdir edilir ki, “Hızır” adı, somuttan soyuta geçildiğinde; koruyucu, kurtarıcı, yaratıcı, yardımcı kimliği nedeniyle; yarı insan, yarı melek, yarı peygamber simgesi olarak karşımıza çıkabiliyor. Hızır, toplumsal yaşamda adalet ve güvencenin de sembolü olmuştur. Haksızlığa uğrayanları “Hızır belanı – cezanı – versin” dediklerini ve burada haksızlığa uğrayanların Hızır’a sığındıklarını görüyoruz. Hızır Anadolu insanı için her zaman doğru, çalışkan, her yerde hazır – nazır, adaletli, yardımsever, dar günde imdada anında yetişen, Bilge, Ulu, Evliya veya Derviş’tir. Öte yandan Hızır’ın yaşadığı dönemle ilgili olarak çeşitli düşünceler bulunmaktadır. Ancak, Hızır’ın Hz. İbrahim döneminde yaşadığı Babil’den göç ettiği tezleri ile birlikte, Süleyman peygamber döneminde de yaşadığını iddia edenler bulunmaktadır. Ancak, üzerinde ciddiyetle durulan iddialardan biri de Hızır’ın Hz. Musa’dan çok önce, iran hükümdarı Efridûn döneminde yaşadığı ve Zü’l-Karneyn’in öncü kuvvetlerini yönettiğidir. Bir başka iddia ise, kitabın ileriki sayfalarında değineceğimiz ve Hızır’ın Hz. Musa döneminde yaşadığını anlatan bir görüşmedir. Hızır’a verilen değeri Fakir Ednâ şu sözlerle dile getirir: Çok günah işledim senin katında Eriş Şâh-ı Merdan sen imdad eyle Kul daralmayınca Hızır yetişmez Yetiş Hızır Nebî sen imdat eyle Türkiye’de ki Aleviler tarafından cemlerde seslendirilen beyitlerde, Hızır’ın bir başka adının da Behrûz olarak dile getirildiği görülmektedir. Yine aynı beyitlerde adı Behrûz olan Hızır’ın Süryanice konuştuğu vurgulanmaktadır. Tanrı tarafından insanlara yardım etmek için görevlendirilmiştir. Kudüs’te oturduğuna inanılan Hızır, istediği anda istediği yerde görülebilir. Aşağıda Hızır’ hem Şâh-ı Merdan Ali olarak gören, hem de diğer adının Behrûz ve dilinin de Süryanice olduğunu vurgulayan Şükrü Metin Baba’nın beş kıtadan oluşan bir nefesini aktararak, konuya açıklık getirmeye çalışacağız. Şâh-ı Merdan Ali Zulmet deryasını nur edip gelen Hızır-İlyas Şâh-ı Merdan Ali’dir Gariban mazlumun halini bilen Hızır-İlyas Şâh-ı Merdan Ali’dir Bir anda cevelan eder cihanı Kalbi saf olanın dest ü damanı Bir ismi Behrûz’dur lisanı Süryani
Hızır-İlyas Şâh-ı Merdan Ali’dir Merdi meydan eylemektir iyi er Gafil olma kardeş çerağın söner Her gördüğün Hızır bilmektir hüner Hızır-İlyas Şâh-ı Merdan Ali’dir Ehl-i iman eyler ikrar sebatı Kendinde seyr eder sıfatı zatı Hızır ile içen Ab-ı Hayat’ı Hızır-İlyas Şâh-ı Merdan Ali’dir Şükrü Metin baba bu demden içer Sâk-i kevser’le Sırât’ı geçer Hızır’ı ademde arayıp seçer Hızır-İlyas Şâh-ı Merdan Ali’dir Şükrü Metin Baba
* * *
Hızır Orucu
Hızır Orucu Anadolu’da bölgelere göre farklı olarak tutulmaktadır. Örneğin Tunceli (Dersim)’de yaşamakta olanlar, ocak ayının son haftası oruç tutmaya başlarlar. Ve üç hafta üst üste üç gün (salı-çarşamba-perşembe günleri) tutarlar. Perşembe günü aynı zamanda Alevilerde kutsal ibadet günü olarak bilinir. Perşembe günü oruç açıldıktan sonra eğer, Pir gelmiş ise, aynı gün akşamı evde cem tutulur ve dualar edilir. Perşembe günü bizzat Hz. Ali tarafından dua ve ibadet edilmesi için kutsal bir gün olarak kabul edilmiştir. Cuma günü ise, düğün ve eğlence günü olarak uygun görülmüştür. Hızır orucu; köy köy, aşiret aşiret değişmektedir. Bunun iki ana nedeni/sebebi bulunmaktadır.
Birincisi; inanca göre Hızır’ın yaşlı olması nedeniyle yorulmaması içindir. Çünkü Hızır köy köy, ev ev dolaşarak küskünleri barıştırıyor. Zorda kalanların yardımına koşuyor. İkincisi; Anadolu’da eskiden dedeler, pirler, rehberler, tüm taliplerini genellikle yürüyerek dolaşmak zorunda kaldıklarından tüm köylere, aşiretlere aynı gün veya hafta (oruç tutulan üç gün) ulaşmaları mümkün olmadığı içindir ki, Hızır Orucu yörelere göre değişmiştir. Çünkü, Hızır hangi köye, hangi eve giderse o köye uğur getirdiğine inanırlar. Aleviler, kış günü olmasına rağmen Hızır Gölü’ne giderler. Bozat’ın ak köpükler arasında gölden çıkacağına inanırlar. Hızır Orucu boyunca Aleviler niyaz ve kurban keserek dua ederler. Cemler tutarlar. Hızır Gölü’nden getirilen su, evlere, insanlara, hayvanlara serpilerek uğur ve bereket getirmesi için dua ederler. Anadoluda yaşayan Aleviler, sabah güneşi doğar doğmaz yakındaki taşa veya ağaca “Ya Hızır” diyerek niyaz ederler. Bunun anlamı, Hz. Ali şehit edildiğinde güneşe dönerek göğe yükselmiştir. Dersim / Tunceli bölgesinde Hak-Muhammed-Ali üçlemesi birlikte ifade edilir. Dua edilirken “Hak-Muhammed-Ali yardımcın olsun” derler. Burada Hakk’ın yerini Hızır almaktadır. Yani bir başka deyimle Hızır Tanrı’laştırılmaktadır. Hızır Orucu gece yarısından itibaren hiç yememek üzere tutulur ve akşam güneş batıp gün kararmaya başlayıncaya kadar devam eder. Hızır Orucu, saat ve dakikalara bağlı olarak tutulmaz. Hızır, Aleviler arasında çok özel bir yere sahiptir. Çünkü o, fakirin yanında zalimin karşısındadır. Darda kalanların yanındadır. Ak sakallı, bembeyaz elbiseleriyle Bozat’ına binip diyar diyar dolaşarak insanları koruyan, kollayan, kurtaran ve hoşgörü ile sevgiyi harmanlayan Pir’dir. Bilge, ulu, evliya ve derviş gibi bir değil birden fazla kişiliğiyle insanlara doğru yolu gösteren manevi güçtür. Buna göre Hızır orucu üç gün (salı-çarşamba-perşembe) tutulduktan sonra, yani perşembeyi cumaya bağlayan gece evin hatunu (hanımı) tarafından (en yaşlısı-kâmili) genişçe bir tepsi içerisinde dibekte iyice kavrulmuş olan Orta Anadolu’da Köme veya Kömme, Doğu Anadolu’da ise Qawute veya Qawut (Kavut) olarak ifade edilen lokmanın üstü kapatılarak bir odaya konulur. İnanca göre perşembeyi cumaya bağlayan gece Hızır gelerek Qawute’ye bir iz veya işaret koyar. Daha sonra Qawute eğer kesilmişse kurban ile birlikte lokma olarak dağıtılır. Hızır kurbanı, sıradan kurbanlar gibi değildir. Kurban edilecek hayvan en az iki üç ay öncesinden belirlenir. Bu süre içerisinde iyi beslenir. Tuzu, suyu ve yemi eksik edilmez. Kurban önce temizlenir. Kurban kesilirken, kanına kimsenin basmamasına dikkat edilir. Akan kan ya bir çukura akıtılır üst kapanır veya suyla kan yıkanarak, kan izi ortada bırakılmaz. Kesilen kurban etinden bir kısmı pişirilerek ev halkına paylaştırılır. Kalan büyük bir kısmıda kapı komşuya dağıtılır. Kurban kemikleri gelişi güzel çöpe atılmaz. Kurban kemikleri açılan bir çukura özenle yerleştirilerek üstü kapatılır. Bu işlemler bittikten sonra hazır bulunanlar bir birlerine niyaz olurlar. Kaynak: http://sahkulu.org/
***
Hızır Orucu Gülbengi
Oruca başlarken niyet, sonlandırırken ise açma gülbangı okunur: "Bismişah... Allah Allah... Yaradan Allah, Nübüvvet-i Muhammed, Velayet-i Ali aşkında, dertlerimize derman, hastalarımıza şifa, dilden dileklerimiz, gönülden muratlarımız için, dara, zora yetişen Hızır için, Hızır orucu tutmaya niyet ettim. Gerçeğe Hû! Eyvallah, Allah Allah..."
Cumhuriyet Halk Partisi Afyonkarahisar Milletvekili Burcu KÖKSAL, Sandıklı'da bir dizi ziyarette bulundu. Beraberindeki CHP Sandıklı İlçe Başkanı Fatma TOPTAŞ ve CHP Sandıklı İlçe Örgütü ile birlikte Sandıklı'daki ziyaretlerinin ardından 7 Şubat 2016 Cumartesi akşamı, köyümüze gelerek köylülerimizle bir araya geldi.
Selçik Köyü Muhtarı Veli İNCEKARA, azalar ve köylülerimizle köy okulundaki ziyarette bir araya gelen CHP Afyonkarahisar Milletvekili Burcu KÖKSAL, köylülerimizin sorun ve sıkıntılarını dinledi. Ziyaretin ardından köyümüzden ayrılan CHP heyeti, Bekteş Köyü'ne geçti.
2015 yılı nüfus verilerini açıklandı. Nüfus verilerine göre Sandıklı, Afyonkarahisar'ın en büyük ilçesi durumunda. 2015 yılı sonu itibariyle kesinleşen verilere göre Sandıklı'nın toplam nüfusu 55.714, ilçe merkezi nüfusu 32.068 olarak açıklandı.
İl, ilçe ve belde nüfusları ile birlikte köylerin nüfus verileri de açıklandı. 2015 yılı nüfus verileri, önceki yıllarla kıyaslandığında köyümüzün nüfusunda azalma görüldü.