Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni bir düzenleme ile büyükşehir sayısının yükselebileceğini söyledi. Böyle bir düzenleme geçerse Afyonkarahisar’ın büyükşehir olmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe'deki kahvaltıda milletvekilleri ile bir araya geldi. Milletvekilleri il, ilçe ve merkez ilçe belediyelerin uygulama farklılıkları ve vatandaşa hizmet götürmeyle ilgili yaşanan sorunlardan örnekler verdiler.
Özellikle imar uygulamalarındaki farklılıklardan söz ettiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan'da “Yeni bir düzenleme ile bu ayrım ortadan kaldırılacak. Nüfus kriteri belli bir oranda düşürülecek. Böylece bir çok il büyükşehir statüsüne çıkacak. Bu düzenlemeyi kısa sürede yapmayı planlıyoruz. Böylece büyükşehir sayısı 50-60’ı bulabilir. İmar uygulamaları başta olmak üzere ilçelerin kendi başlarına farklı farklı karar almaları önlenecek” dedi.
Yapılmasına kesin gözüyle bakılan düzenlemeyle, Afyonkarahisar büyükşehir olacak illerin arasında ilk sırada yer alıyor.
NÜFUS KRİTERİ 700 BİNE DÜŞMÜŞ, 13 İL BÜYÜKŞEHİR OLMUŞTU
Daha önce yapılan düzenlemeyle, büyükşehir olmak için gerekli nüfus 700 bine düşürülmüş Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van gibi 13 şehir büyükşehir olmuştu.
BÜYÜKŞEHİR NÜFUSU 300 BİNE ÇEKİLİYOR
Şimdi ise büyükşehir olmak için gerekli nüfus kriteri 300 bine düşürülüyor. Uygulamanın yürürlüğe girmesiyle birlikte 28 il daha büyükşehir olacak ve Türkiye'nin büyükşehirlerinin toplamı 58'i bulacak.
KARS VE BOLU 300 BİN SINIRINDA
Aşağıda, nüfusu 300 binin üzerinde olan 28 ilin listesi var. Uygulamaya geçildiği andan itibaren bu 28 il büyükşehir olacak. Listenin dışında kalan ancak 300 bin sınırında olan Kars ve Bolu'yu da sayarsak tam olarak 30 il büyükşehir olacak.
İŞTE BÜYÜKŞEHİR OLACAK İLLER
Mahalleye Dönüşen Köylerin Durumları Ne Olacak?
12.11.2012 tarihinde çıkarılan 6360 sayılı Yasa ile toplam 30 Büyükşehir belediyesi oluşmakta yeni ilçeler kurularak bütün köyler mahalleye dönüşmüştür. Bu uygulama ile birlikte özellikle köy taşınmazlarının mülkiyeti ve kullanımında önemli değişiklikler söz konusu olmuştur. Yerel seçimlerin yapıldığı 30 Mart 2014 tarihinin ertesi gün köyler fiilen mahalle olmuştur.
Bu Yasa uygulaması ile köylülerin mağdur olacağı ve ciddi sorunların yaşanacağı, düşünülmektedir.
Köylülerin mağduriyeti ve ciddi sorunlar neler olabilir?
1) 442 sayılı Köy Yasasının 7. maddesine göre köyler, taşınır ve taşınmaz mallara sahip olabilen tüzel kişilerdir. Yine aynı Yasanın 44/2 ve 44/3. maddeleri gereği, Köy İhtiyar Heyeti, gerek gördüğü takdirde köy sınırları içindeki taşınmazları satın alabilir. Diğer kurum ve kuruluşlara ait araziler varsa bunları satın alarak, peşin veya taksitle, arazisi olmayan köylüye satabilir. Tapu Kanununun 1. Maddesine göre, köye ait satışlarda tapu işlemlerinde, köy tüzel kişiliğini muhtar temsil eder.
Öte yandan; 442 sayılı Yasanın Ek 9 ila 12. maddelerine göre, köy muhtarlığınca köy ihtiyar meclisinin olumlu kararını alıp köy yerleşme planı, bağlı bulunduğu mülki amirin onayı ile yapılır. Ek;13. maddeye göre de, “Köy tüzelkişiliği adına, köy yerleşme planına göre en çok 2000 m2 olmak üzere tescil edilen parseller köyde ikamet eden ve köy nüfusuna kayıtlı olup evi bulunmayan ihtiyaç sahiplerine ihtiyar meclisi kararı ile rayiç bedel üzerinden satılır. Satış bedeli peşin veya en çok 5 yılda ve 5 eşit taksitle tahsil edilerek, o köyün imar işlerinde kullanılmak üzere köy sandığına yatırılır”.
6360 sayılı Yasa gereği, köyler kapatılarak belediyelerin sınırları içine alındığından ve mahallenin de, bir tüzel kişilik olarak taşınmaz alma ve satma yetkisi olmadığından, 3194 sayılı Yasa kapsamında bu alanlarda imar planı yapma ve yaptırma yetkisi, belediyelere verildiğinden, köyde ihtiyaç sahibi olan köylülere taşınmaz satma olanağı ortadan kalkacaktır. Bu durumda arazisi olmayan köylülerin mağduriyetleri söz konusu olabilir.
2) 4706 sayılı Kanunun 4/d maddesine göre; belediye ve mücavir alan sınırları dışında, köy ve mezraların yerleşme alanı içinde bulunan ve yüzölçümü beşbin metrekareye kadar (bu miktar dahil) olan Hazineye ait taşınmazlar kullanıcılarına, bunların kanuni veya akdi haleflerine doğrudan rayiç bedel üzerinden satılabilir. Satın alma talebinde bulunanların 4706 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 18.07.2001 tarihinde, o köy nüfusuna kayıtlı veya 31.12.2000 tarihinden beri o köyde ikamet ediyor olması, taşınmazların köy ve mezra yerleşme alanı sınırları içinde bulunması, gerekmektedir.
6360 sayılı Yasa ile köyler kalktığından, hazine arazisini kullanan köylüler 4706 sayılı Yasa gereği satın alma haklarını kullanamayacaklardır.
3) Köy; 442 sayılı Köy Kanununun 2. maddesine göre; “Cami, mektep, otlak, yaylak, baltalık gibi orta malları bulunan ve toplu veya dağınık evlerde oturan insanlar bağ ve bahçe ve tarlalarıyla birlikte bir köy teşkil ederler” şeklinde tanımlanmıştır. Yine 3402 sayılı Kadastro Kanununun “kamu malları” başlıklı bölümünde, 16/B maddesinde; “mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır” demektedir. 4342 sayılı Mera Yasasının 4. maddesine göre de; “Mera, yaylak ve kışlakların kullanma hakkı bir veya birden çok köy veya belediyeye aittir. Bu yerler Devletin hüküm ve tasarrufu altında” olduğunu belirtmektedir.
Köye ait işlerde, 442 sayılı Köy Kanununun 37/7. maddesine göre, muhtar mahkemede dava açma yetkisine sahip olduğu gibi köye karşı açılan davalarda da köyü temsile yetkilidir. Muhtar dilerse bir avukata vekalet de verebilir.
6360 sayılı Yasa ile daha önce sadece o köyün ihtiyaçlarına özgülenen mera, yayla, kışlak gibi köy orta mallarının nasıl kullanılacağı, özellikle ihtilaflı yerlerde tartışılabilir duruma gelmiştir, problemler daha da artacaktır.
6360 sayılı Yasanın geçici 1/13. maddesine göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur. Bu hüküm de beraberinde sıkıntılar yaratacaktır. Köyler arasında sınır anlaşmazlıkları, mera, yayla kullanımında ortaya çıkan anlaşmazlıklar, hatta silahlı çatışmalar ile süren mahkemeler olduğu bilinmektedir. Devam eden mahkemelerde durum ne olacaktır? Aynı belediye sınırı içine mahalle olarak alınan davalı köylerin temsilinde belediye mi taraf olacaktır? Bu husus ciddi ve önemli bir sorundur.
4) Orman köyleri ile ilgili olarak ta, 6360 sayılı Yasanın 16. maddesiyle, 5393 sayılı Kanunun 12.maddesine şu fıkra eklenmiştir; “Mevzuatla orman köyleri ve orman köylüsüne tanınan hak, sorumluluk ve imtiyazlar orman köyü iken mahalleye dönüşen yerler için devam eder. Bir belediyeye katılarak mahalleye dönüşen köy, köy bağlısı ve belediyelerce kullanılan mera, yaylak, kışlak gibi yerlerden bu mahalle sakinleri ve varsa diğer hak sahipleri 25/2/1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanunu hükümleri çerçevesinde yararlanmaya devam eder.”
Öte yandan 2B alanlarının satışı Yasası olarak bilinen 19.4.2012 tarih 6292 sayılı Yasanın 2/f maddesinde; proje alanları; “… 2/B alanlarını ve proje bütünlüğünü sağlamak amacıyla gerektiğinde bu alanların dışında kalan yerleri de kapsayan ve sınırları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı veya ilgili büyükşehir ya da diğer belediyelerce belirlenen ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylanan gecekondu veya kentsel dönüşüm projesi uygulanacak alanlar…” şeklinde belirlenmektedir. Yani proje alanları, sadece 2/B yerleri değil, meralar, orman alanlarını da kapsayabilecektir.
Yanı sıra, 6292 sayılı Yasanın 8/5. maddesine göre de, her ölçekteki imar planları ve değişiklikleri ile bu planlara dayalı olarak yapılacak imar uygulamaları, parselasyon planları, ifraz ve tevhit işlemleri proje alanı sahibi idare tarafından yapılacağı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylanacağı, açıklanmaktadır.
6360 sayılı Yasanın 16. maddesinde orman köylerinin Mera Kanunu çerçevesinde haklarını kullanmaya devam edeceği belirtilmesine rağmen, 6360 sayılı Yasa ile daha önce sadece o köyün ihtiyaçlarına özgülenen taşınmazlar artık o köyün malı olmaktan çıktığı için köylünün bu taşınmazlar üzerindeki tasarruf yetkisi kalmamıştır, hak sahiplerinin nasıl kullanabilecekleri de tartışılabilir durumdadır. Ayrıca, 6292 sayılı Yasanın 2/f ve 8/5 maddeleri de dikkate alındığında, köy sınırları içinde bulunan ormanlık alanlarda, meralarda, tarımsal nitelikli 2B alanlarında, imar uygulamaları giderek artacak biçimde kırsal alanlar niteliklerini kaybederek betonlaşmaya, ranta yol açacaktır.
Öte yandan, köy meralarına yönelik tecavüzler, TCK’nın 154. maddesine göre suç oluşturmakta ve 6 aydan 3 yıla kadar hapis ve bin güne kadar para cezası verilmekte idi. Belediye sınırları içinde kalan meralara yapılan tecavüzler TCK 154. madde kapsamında suç kabul edilmeyip 3091 sayılı Yasa kapsamında men-i müdahale davalarına konu edilmekte idi. (Yargıtay 8.CD 2009/3185 E. 2011/4740 K. Sayılı karar)
Köy meraları artık 6360 sayılı Yasa ile belediye sınırları içerisinde yer alacağından, tecavüzler suç oluşturmayacağı düşünüldüğünde, korunmanın zayıflayacağı, meralara yönelik tahribatın da artacağı sonucu ortaya çıkmaktadır.
5) Gerek 442 sayılı Köy Kanunu ve gerekse 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/A maddesine göre, köy hizmet malları, okul binaları, köy odası, sağlık tesisleri, kütüphane, kitaplık, namazgah, cami, genel mezarlık, çeşme, kuyular, yunak ile kapanmış olan yollar, meydanlar, pazar yerleri, parklar ve bahçeler ve boşluklar ve benzeri tesisler olarak nitelendirilebilir ve köy tüzel kişiliği, mahalli idare birlikleri adına tescil olunur.
6360 sayılı Yasa ile 30 büyükşehirde bütün köyler kapatılarak mahalleye bağlanan ilçe belediyesi sınırlarına katılmıştır. Öte yandan 6360 sayılı Yasanın geçici 1/26. maddesi gereği tüzel kişiliği kaldırılan mahalli idare birlikleri kapanacağından köylere hizmet götürme birlikleri de tasfiye olacaktır.
6360 sayılı Yasanın geçici 1/3. maddesi ile tüzel kişilikleri kaldırılan köylerin her türlü taşınır ve taşınmaz malları, hak, alacak ve borçları, komisyon kararıyla ilgisine göre bakanlıklara, büyükşehir belediyesi, bağlı kuruluşu veya ilçe belediyesine devredilir. Buradaki komisyon, yine aynı Yasanın geçici 1. maddesine göre kurulan devir, tasfiye ve paylaştırma komisyonudur ve vali tarafından, bir vali yardımcısının başkanlığında, valinin uygun göreceği kurum ve kuruluş temsilcilerinin ve ilgili belediye başkanlarının katılımından oluşur.
Böylece, 6360 sayılı Yasa ile daha önce sadece o köyün ihtiyaçları doğrultusunda köy tüzel kişiliği adına veya köylere hizmet götürme birlikleri adına tescil edilen taşınmazlar artık o köyün malı olmaktan, kullanımından çıkmaktadır.
Bu Yasa uygulaması ile köylülerin mağduriyeti ve sorunlar, köy taşınmazları ile yukarıdaki maddelerle açıklanmaya çalışılmıştır. Ancak uygulama ilerledikçe akla gelmeyen birçok hususun doğacağı düşünülmektedir.
Köylülerin mağduriyetlerinin ve sorunları çözümünün ülke yararımız doğrultusunda çözülmesi dileği ile…
http://www.tapu-kadastro.net/index.php/makaleler/diger-tapu-kadastro/523-mahalleye-doenuesen-koeylerin-tasinmazlari
Konu ile ilgili basında çıkan diğer haberler...
Selçik Haber