Aleviler için bu mücadele asıl olarak mazlum ile zalimin mücadelesi olduğu gibi, özgürlükle esaretin ayrışmasını da simgeler. Çünkü İmam Hüseyin, haksızlığa tavır almış, canı pahasına Yezit’e biat etmemiştir. Bundan dolayı da, Aleviler için, Hz. Ali ve oğlu İmam Hüseyin mazlumluğun, direnişin ve adaletin, Muaviye ve oğlu Yezid ise zalimliğin sembolleridir. Bilimsel olarak ele alındığında bu oruç insanlığın en kadim matemlerinden biridir. Kökeni Sümer efsanelerine Anadolu’daki Ana tanrıça tapınımlarına kadar da ulaşmaktadır…
Bu yıl Kerbela Matemi 11 Eylül Salı başlayıp, 22 Eylül Cumartesi bitecektir…
Muharrem Orucu Niçin Tutulur?
Anadolu Alevi-Bektaşileri 10 Muharrem’i bir matem günü olarak değerlendirirler. Çünkü Hz. Hüseyin 10 Muharrem 680’de Yezit orduları tarafından Kerbela’da önce susuz bırakılıp daha sonra da başı kesilmek sureti ile şehit edilmiştir. Bundan dolayı Muharrem ayının ilk 12 günü yas-ı matem günleridir. On iki gün boyunca oruçla yas tutan Aleviler, böylece Hüseyin’in Kerbela’daki direncini anarken, Yezit’in Hüseyin’e ve ailesine yaptığı vahşeti lanetlerler.
Muharrem’in başlangıcı takvimlerde belirtilmekle beraber, geleneksel olarak Muharrem’e Kurban bayramının son gününden 17 gün sayarak başlanır.
“10 Muharrem – Aşura” diye de anılan bu gün, Muharrem ayının onuncu günü demektir. Nitekim “Aşur” Arap dilinde on, onuncu demektir; bu deyim, bu söyleniş buradan gelir. Kısaca “Âşûrâ”, “Onuncu gün” demektir.
Muharremin onuncu gününde, Emevi tahtına babası Muaviye’den sonra gecen Halife Yezit (Yani 6. Halife) iktidarının önünde bir engel olarak gördüğü Hz. Muhammed’in torunu, İmam Ali ile Fatima’nın oğlu İmam Hüseyin’in başını 18 Ekim 680 tarihinde Kerbela’da kestirmiş, arkasından da İmam Hüseyin’in başını bir sancağa takarak Kerbela’dan Şam’a götürüp Şam sokaklarında Hüseyin’in kellesiyle top oynar gibi oynayıp eğlenmişlerdir.
Halife Yezidin önderliğindeki Emeviler bunu (Hz. Hüseyin’in başının kesilmesini) bir zafer olarak görüp, o günü (Âsurâ gününü) bayram günü diye ilan ederek bu günü her yıl bayram diye kutlamışlardır. İşte bu vahşetin yaşandığı gün, Muharrem ayının onuncu günüymüş; “on muharrem yani âşûrâ” tabiri oradan kalmıştır.
İsa’nın Doğumundan 680 yıl sonra 18 Ekim’de yaşanmış bu vahşetin yasının tutulduğu tarihin her yıl değişmesi Arapların kullandığı ay takviminden kaynaklanır. Hicri veya Kameri de denilen bu ay takviminde bir yıl 354 gün olduğundan dolayı Muharrem ayı her yıl 11 gün önce gelir; “Âşûrâ – On Muharrem günü”de bu yüzden her yılın değişik zaman dilimlerinde gelir.
Kaynak: http://sahkulu.org/